Böyle Buyurdu Zerdüşt Romanı Detaylı İnceleme Nietzsche

Nietzsche’ “Böyle Buyurdu Zerdüşt” Romanı: Detaylı İnceleme  

Nietzsche “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı eseri, insanın varlığın ötesinde bir “varlık” olduğu gereksinimlerini en alengirli yoldan okuyucunun düşünmesini sağlayan eseridir.

 

Böyle Buyurdu Zerdüşt
Alman filozof Friedrich Nietzsche tarafından yazılan roman felsefi bir başyapıt olarak nitelendirilir. Yazar, bu romanı kaleme alarak felsefi fikirlerini geliştirerek kendine sıra dışı bir kimlik belirler. Nietzsche, bu kitabı hakkında “yazılmış en derin” eser olarak açıklamıştır. Romanı, Batı felsefesi geleneğinde alışılagelmişin dışında hatta çok daha ötesindedir.

Nietzsche, önemli gördüğü fikirlerinin bileşkesi olan bu romanı kurgusal bir hikaye oluşturarak yapar. Metinde, Zerdüşt karakteriyle Hristiyan dini başta olmak üzere İncile atıflarda bulunur ve bunu yaparken de sert bir dil kullanır.

Yazar, Zerdüşt’e yeni bir öğreti öğreterek tüm bu kosmosdaki hataların kefaretini kutsal kitaplardan biri olan İncile yıkar ve işin ilginç tarafı bunu yaparken de büyük bir keyif alır. Zerdüşt, hesaplaşma gününün sonunda, dünyadaki tüm ruhlar dar bir köprüden geçeceğine ve kötü olanlar uçurumdan aşağı atlarken iyilerse çarmıhta sonsuz yaşama doğru evrileceğini belirtir.

Nieetzsche
Zerdüşt, özünde kahkahayı yücelten, hatta kendine gülebilen bir adamdır. Alegori ve sembolizmin sıkça ifade edildiği bir dille yazılan bu roman çelişkilerle ve zıtlıklarla doludur. Kitabın kapağında alt başlık olarak yer alan “herkes için ve hiç kimse için bir Kitap” sözü ne demek istediğimin kısa bir özetidir.

Bu sözde bahsettiği şey yazılarını, etrafta hiçbir şeyden haberi olmayan sağır kişilerin için hiç kimse bir kitaptır. Diğer yandan, insan ırkının kaderinin yönün değiştireceği için de herkes için bir kitap olma niteliği taşır. Nietzsche bu romanını yazarken, içerisinde bulunduğu ruh hali duyguya yer vermediğini ve dönemine göre fazla cür’etkâr olduğu izlenimi verir. Dönemin muhafazakar yapısına bakıldığında diğer düşünürlerin romanlarına göre bu roman daha lakayt ve ironik bir eserdir.

Böyle Buyurdu Zerdüşt 1883-1885 yılları arasında yazılmış ve dört bölümden oluşur. Alman filozof yukarıda da bahsettiğim gibi Batı gelenekselciliğine karşı sistematik bir yolla başkaldırdığı eserdir. Özelikle de hedef tahtasına koyduğu üç göreceli fikir vardır: birincisi “insan ve doğası” ikincisi “Tanrı” ve son olarak “toplumun ahlak yapısını” derinlemesine incelediği fikirlerdir.

 

“Böyle Buyurdu Zerdüşt” Romanının Ortaya Çıkış Hikayesi
Nietzsche, 1882 yılında Lou Salome ile buluştu. Büyük aşkı olan Salome ile Tautenburg’da bütün yaz ayını birlikte vakit geçirirler. Burada arkadaşı Paul aracığıyla Salome’ye evlenme teklifi yapan Nietzsche, red cevabı alarak büyük bir sarsıntı yaşar. Bu olaydan sonra kadınlara karşı bakış açısı tamamen değişir ve hayatında kanayan bir yara olarak kaldı.

Büyük bir hayal kırıklığı harbinden Rapallo’ya gitti ve muhteşem eserini burada on gün içerisinde yazdı. Kitabı yayımlandığı dönemde sadece kırk adet basıldı. Yalnızca arkadaşları tarafından satın alınan Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eseri değeri yaşadığı dönemde bilinmemiştir. Günümüzde yok satan eserini şimdi daha iyi anlıyoruz.

Böyle Buyurdu Zerdüşt Romanı Hakkında BilgiRoman Hakkında Bilgi
Nietzsche, Zerdüşt adı verdiği karakterlerle Musa, İsa ve Buda gibi önemli kişiliklerin yanına koyarak onu bir yasa koyucu olarak anlattı. Roman ilk olarak üç bölüm halinde hazırlanmış ancak daha sonra esere eklemeler yaparak son bölümünü “Zerdüşt Şiirine Eklemeler” olarak bitirdi.

Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche’nin temel düşüncesi yapısı “Bengi Dönüş” kavramı üzerine kurumuştur. Bengi dönüş, (sonsuz dönüş, ebedi dönüş ya da ebedi tekerrür) teorisi zamanın döngüsel bir formdan ibaret olduğunu ve olayların bu döngüsellikte sonsuza dek tekrar ettiği bir görüştür.

Her insanın hayatı baştan sonuna kadar belirlenmiş bir bütün olduğunu ama insan bu bütünü tam anlamıyla kabullenirse, zincirlerinden kurtulup özgür olabileceğini ileri sürer. Tam bu noktaya ulaşabilmiş insan Üst insan olarak nitelendirilir. Nietzcshe romanda Zerdüşt üzerinde Üst insanı şu sözlerle tanımlar: “maymuna göre insan neyse, insana göre de üstinsan odur” diyerek üstinsanın sürü kesimden ayırarak özgürlüğe erişmiş biri olarak gösterir.

Roman, üstinsan kavramını üzerine kurulu olduğu için konuyu daha iyi anlayabilmeniz açısından bu kavram üzerine detaylı olarak inceleyeceğim.

Nietzsche’nin “Üstinsan” Kavramı Nedir?
Nietzsche’nin ortaya attığı bu kavramı “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı romanında geliştirerek temelini bu roman üzerinden tanımladığı felsefi terimidir. Üstinsan, nihilizm ve güç istenci gibi kavramlarla ilişkilendirilip ortaya atılır.

Romanda bahsettiği üst insan kavramını “Yeryüzünün anlamı olacak üstinsan! Yalvarırım size, kardeşlerim, yeryüzüne bağlı kalın, inanmayın size dünya ötesi umutlardan söz edenler!” diyerek kavramının ne anlatmak istediğini daha net bir şekilde anlatır.

Nietzsche göre üç insan tipi vardı: Birinci köle insanı, ikincisi sürü insan, sonuncusu ve en önemliyse Özgür insan yani üst insan’dır. Bu iki insan tipi doğdukları andan itibaren hayvanla üst insan arasında kalmış bir varlıktır. Bu nedenle bu eksikliğin farkında varılması gereken bir durum olduğuna dikkat çeker. Bunun anlamı Nietzsche’’nin felsefi bakış açısına göre insan eksik bir varlık olarak doğar ve bu eksikliğini tamamlamadığı sürece köle olmaya mahkum olduğunu söyler.

İnsanın doğası gereği eksik olduğunu ve bu yanılgılardan kurtulduğunda, kendisini tamamlayabileceğine değinir. İnsan her zaman kendini aşmaya çalışarak yani kendi potansiyel günün farkında olup sınırlarını zorladığında üst insan olma yoluna girebilir.

Yaşadığı çağı nihilizm çağı olarak tanımlar ve bu boşluğun üst insana giden yol ile aşılabileceğine vurgu yapar. Aksi durumda romanın önsüzünde yer alan cümleye göre bakarak “İnsan, bir an önce kargaşasını, kendine anlam veren bir düzene çevirmezse, yıldız doğurtmazsa karanlığına, yok olacaktır” Nietzsche’nin ne demek istediğini anlayabiliriz.

Üst insan yoluna giderken aşılması gereken diğer durumu da Nietzsche “Tanrı öldü” diyerek açıklamıştır. Romanın bir bölümünde üzerinde durduğu bu kavram düşünce yapısının şekil almasını sağlayan temel savlarından biridir.

Tanrı öldü diyerek üst insana giden bu yolda, dini inanca yer vermek aslında ayağımıza dolanan bir bağ olduğunu, bizi özgürleştirdiğini düşünürken tam aksine daha fazla köleleştirdiğini anlatmak ister. Kitabı okurken daha iyi anlamanız adına Tanrı öldü kavramına derinine ineceğim…

Nietzsche “Tanrı Öldü” Derken Ne Demek İstedi?
Tanrı Öldü
Nietzsche sıra dışı bir filozof olduğunu söylemiştik. “Tanrı öldü!” sözü Nietzsche’nin en meşhur sözlerinden birisidir. Felsefeyle kıyısından köşesinden ilgilenen biri için bu söz kulağa aşina gelir. Herkesin bildiği ancak ne anlama geldiği konusunda tereddüde düştüğü bu sözde ne anlatmak istenildiğine bakalım.

Yazarın ortaya attığı bu sav Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında yer verdiği bir sözdür. Nietzsche bu durumu, nihilizm çağında olduğumuzla bağdaştırmış ve bu bağlamda Tanrıyı öldürenin biz olduğumuzu söylemiştir.

Böyle Buyurdu Zerdüşt romanında alıntı olan bu sözü “Şimdi nereye gidiyoruz? Bütün güneşlerden uzağa mı? Durmadan düşmüyor muyuz? Öne, arkaya, sağa, sola, her yere düşmüyor muyuz? Hâlâ bir yüksek ve alçak kavramı var mı? Sonsuz bir hiçlik içinde aylak aylak dolaşmıyor muyuz? Yüzümüzde boşluğun nefesine duyumsamıyor muyuz? Hava şimdi daha soğuk değil mi? Geceler gittikçe daha fazla karanlıklaşmıyor mu? Tanrı öldü! Tanrı öldü! Onu öldüren biziz!” diyerek vurgulamıştır.

Bu kavramı daha da açmak gerekirse, Tanrının insan tarafından kafasından uydurduğu bir yücelik olduğunu ve oluşturduğu bu kavramla hayat biçimini şekillendirdiğini dile getirir. Varoluşa düşüncesine karşıt bir görüş benimseyen Nietzsche, Tanrıyı öldü diyerek, yaşamı yeniden anlamlandırarak yeni bir soluk getirmiş olduğunu ve bu değerleri de yeniden gün yüzüne çıkararak insanlara atfettiği bir şans olarak değerlendirir.

İnsan, bir gün ölecek olmasına üzülmek yerine bu düşünceyi hayatının bir parçası haline getirerek aslında büyük bir zafer kazanacağını dile getirir. Aksi durumda bu anlamsızlığın ve yokluğun içinde çırpınarak bedelini yaşarken ödenilmesinden söz eder.

Nietzsche, Tanrı öldü diyerek hiç kimsenin cesaret dahi edemediği bir sav ortaya atmıştır. İnsanların bu söz üzerine düşünmesini sağlayarak farklı bir perspektiften baktırarak, içerisinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlar. Tanrı’nın ölümüyle üst insana giden yolun açıldığını ve bunu şans olarak görenlerin değerlendirilmesi gerektiğini düşünür.

Martin Heidegger, Nietzsche’nin Tanrı öldü sözünü, felsefi açıdan değerlendirerek Batı toplumun gelenekselci yapısının sorgulanmasını ve farklı bir yöne doğru evrilmesi gerektiğine dair açıklama yapmıştır. Buna göre de Nietzsche, yaşadığı dönemde Batının bu yüce değerlerine karşı savlar atarak felsefe geleneği içinde bir kırılma noktası oluşturarak değerlerin yeniden sorgulanmasını sağlamıştır.

Nietzsche “Böyle Buyurdu Zerdüşt” Romanın Konusu
Böyle Buyurdu Zerdüşt Romanın Konusu
Roman tek bir karakter üzerinden gider ve ana karakteri Zerdüşt olarak nitelendirir. 30 yaşında dünya yaşamına ait bütün maddeleri reddederek dağlara çıkan Zerdüşt orada ruhunun dinginliğine erişerek on sene boyunca kendi ile baş başa kalmıştır.

Daha sonra bilgelikten bunaldığını fark eder ve dağdan inerek insanların bulunduğu yere inmeye karar verir. Bir amacı vardır o da insanları derin uykusundan uyandırmaktır. Doğrunun ne olduğuna, insanların yanlış bildiği şeyleri aşmasına yardımcı olarak üst insana ulaştırmayı amaçlar.

Bir köy kasabasına giderken yolda yaşlı bir adamla karşılaşır. Bu adamla Zerdüşt dağa inmeden öncesinde tanışıyorlardır. Sohbet etmeye başlarlar ve bu yaşlı adam Zerdüşt’ün bıraktığı gibi birisi olmadığını, tamamen değiştiğini söyler.Bu yaşlı adama göre Zerdüşt dağa çıkmadan önce yanında küller vardı şimdiyse inerken yanında ateş bulundurmuştur.

Yaşlı adam, Zerdüşt’e şöyle bir soru yöneltir “Neden bilgeliğini paylaşma zahmetine giriyorsun?” diyerek aslında geldiği yere geri dönmesini, onun anlatmak istediklerini kimsenin anlamayacağını söylemek ister. Bu sorusu karşısına Zerdüşt’e yaşlı adama sen dağda ne arıyorsun? diyerek farklı bir soru yöneltir.

Yaşlı adam dağda şarkı söylediğini, ağladığını, güldüğünü, mırıldandığını ve Tanrıya şükrettiğini söyler. Bu cevap karşısında Zerdüşt kahkaha atar ve yaşlı adama şükranlarını sunarak yoluna devam eder. Sonrasında kendi kendine konuşmaya başlar ve ağzından şu sözcükler dökülür: “Bu nasıl mümkün olabilir? Bu yaşlı adam Tanrı’nın öldüğünü henüz duymamış” diyerek kasabaya gider.

Bu noktadan sonra hikâye devam etmeye başlar ve romanın çoğunda üst insan kavramına yer vererek insanların buna ikna etmeye uğraşır. Kasabadaki insanlar “Durun! Size Üstüninsanı öğreteceğim!” der. Ve kalabalığa iletmek istediği gerçek noktayı anlatmaya başlar: “İnsan aşılması gereken bir varlıktır…” Zerdüşt üzerinden insanların gözünü açması gerektiğini kısacası özgürleşmek adı altında Tanrıyı yok sayar. Bunun toplumunda dâhil olmasını ister ve roman bu kavram üzerinden süregelir.

Nietzcshe’nin Kitapları
Ahlakın SoyKütüğü Üzerine İyi ve Kötünün Ötesinde Müzik Ruhundan
İnsanca, Pek İnsanca Tan Kızıllığı Ecce ve Homo
Müziğin Ruhundan Tragedya’nın Doğuşu
İnsanca, Pek İnsanca
Böyle Buyurdu Zerdüşt
İyinin ve Kötünün Ötesinde
Tan Kızılığı
Şen Bilim (La Gaya Scienza)
Ahlakın Soykütüğü Üzerine
Homeros ve Klasik Dilbilim
Schopenhauer’ci Felsefe ve Uygarlığı
Yunanların Trajik Çağında Felsefe
Zerdüşt Şiirine Eklemeler
Ecce Homo
Mektuplar
Editör Yorum‼️
Roman yazıldığı dönemin toplumu hakkında fikir edinmemizi sağlarken diğer yandan da varoluşumuza farklı bir perspektiften bakmamızı sağlar. Nietzsche bu eseriyle alışılagelmişin dışında savlar ortaya atarak birçok akımın başlamasına neden olmuştur. Yeteri kadar kitap hakkında merak uyandırdıysam romanın tamamını okumanızda fayda var. Kelime haznenize farklı kalıplar yer vermek ve geniş açıdan bakmak istiyorsanız Nietzsche’nin “ Böyle Buyurdu Zerdüşt” romanını okumanızı öneriyorum…

Friedrich Nietzsche’nin Bengi Teorisi En Güzel Nietzsche Sözleri
SSS
Kitabın ana teması nedir?
Nietzsche’nin kaleme aldığı kitap, insanın üstünlüğü, ahlaki değerlerin anlamı, Tanrı’nın ölümü, özgürlük, irade ve insanın kendi değerlerini yaratma fikirleri gibi birçok felsefi teması ele alır. Aynı zamanda kitapta “Übermensch” (Üstinsan) kavramı da yer alır, ki bu, bireyin sıradan ahlaki normlardan ve geleneklerden özgürleşerek kendi değerlerini yaratması fikrini temsil eder.

“Böyle Buyurdu Zerdüşt” neden önemlidir?
Bu eser, Nietzsche’nin felsefi görüşlerini en açık ve simgesel şekilde ifade ettiği bir çalışmadır. “Böyle Buyurdu Zerdüşt,” Nietzsche’nin “Tanrı’nın Ölümü” ifadesini dile getirdiği ve bireysel ahlaki değerlerin yaratılmasına vurgu yaptığı eserlerinden biridir. Ayrıca modern felsefe ve kültür üzerinde derin bir etkisi olmuştur.

Kitap neden sembolik bir dil kullanır?
Nietzsche, kitabı sembolik bir dil kullanarak yazarak, felsefi düşüncelerini doğrudan anlatmak yerine okuyucunun kendi düşünce süreçlerini harekete geçirmeyi amaçlamıştır. Böylece her okuyucu, metni kendi deneyimleri ve anlayışı çerçevesinde yorumlama özgürlüğüne sahip olur.

“Böyle Buyurdu Zerdüşt” ne zaman yazıldı?
Kitap, 1883 ile 1885 yılları arasında yazılmıştır. İlk defa 1883’te yayımlanmış, daha sonra 1885’te tamamlanmış versiyonu yayımlanmıştır.

Kitap hangi tarzda yazılmıştır?
Kitap, aforizmalar, öğretiler, hikayeler ve diyaloglar gibi farklı tarzları içeren bir yapıya sahiptir. Bu da onun hem felsefi hem de edebi bir eser olarak değerlendirilmesine olanak tanır.

“Böyle Buyurdu Zerdüşt,” felsefi ve kültürel açıdan önemli bir eser olmasının yanı sıra, okuyucuların düşünce dünyasını derinlemesine etkileyen bir metindir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top